13 Eylül 2012 Perşembe

Moda Başkentleri


MODA’NIN   BAŞKENTLERİ

Dünyadaki en geçerli moda tasarımları, hala tasarımcıların %80-85 inin çalıştığı şehirlerde yapılmaktadır. Her şehrin kendi tasarım kimliği ya da karakteristikleri vardır. Hemen hemen ortalama büyüklükteki mağazaların tüm büyük şehirlerde mağazaları vardır ve her şehirde bir ya da iki özel moda ve giyim bölgesi oluşturulmuştur.


PARİS   



Moda büyüyüp yayılsa da Fransa’nın başkenti Paris geleneksel bütünlüğünü koruyor. Birçok tasarımcı işlerini Paris’te sürdürmenin ayakta kalmak için yapmaları gereken şey olduğunu düşünür.
Tasarım atölyeleri şimdilerde şehrin her yanına dağılmış olsa da Paris’in meşhur giyim bölgesi Sentier’dir. Fransa giyim ve tekstil endüstrisi, Avrupa Birliğindeki ikinci en büyük pazardır. İtalya ve Almanya, Fransa’dan daha fazla ürün satmaktadır, ama Fransa yüksek kaliteli, lüks ürünlerde uzmanlaştırmıştır. Fransa’da giyim üretimi, özellikle erkek takım elbiseleri ve kadınların ısmarlama elbiseleri, son 10 yılda önemli ölçüde düşmüş ve Tunus, Fas ve Çin gibi ülkelere kaymıştır. Fransızların üst gelir grubuna hitap eden hazır giyim ve triko üretimleri üretim kalitesi daha iyi olan Almanya ve İtalya’da gerçekleştirilmektedir. Fransızlar hazır giyim ve markalarını yurtdışına göndermekte ağır kalmışlardır, kısa süre önce Morgan ve Kookai gibi küçük markalarını yabancı pazarlara sokmayı başarmışlardır.

FRANSIZ STİLİ


Fransız tasarımı siluetin açıklığı ama bunun yanında kesimin karmaşıklığıyla tanımlanır, belirgin bir yuvarlaklıkta vücut hatlarına yakın bir beden. Geleneksel terzilik metotları hala tercih edilmektedir. Kıyafeti tamamlayan detaylara gösterilen özen, özenle açılan ilikler, fırfırlar; Fransız tasarımcılarının vazgeçemedikleri arasındadır. Tasarımcılar elbiseye, ütülü ve kırışıksız bir görünüm vermek için hafif ağırlıklar kullanırlar. Nakış, dantel ve boncuklar uzun süredir moda koleksiyonlarının vazgeçilmez parçaları olmuşlardır.

Fransız hükümeti her zaman tekstili diğer sektörlerden daha fazla desteklemiştir. Devlet televizyonu yurt içi ve yurt dışı satışları artırmaları için Fransız modasına ücretsiz reklam olanağı sağlamaktadır. Hükümet aynı zamanda koleksiyonlarında % 90’ın üzerinde Fransız kumaşı kullanan modacılara sübvansiyon vermektedir. Tasarımcılar açısından yaratıcılıklarını gerçeğe dönüştürmek Paris’te nispeten daha kolay olduğu için şehir endüstrinin uluslararası merkezi olmuştur. Birçok İngiliz, Japon ve Avrupalı tasarımcı ürünlerini burada sergilemekte ve showroomlarını Paris’e taşımaktadırlar.

HAUTE COUTUER

Haute coutuer pazarın en üst basamağıdır ve en yüksek fiyatları talep eder. Varlıklı ve sosyal ortamlarda bulunan kişilere el işi, tam ölçülerde ve yalnızca bir tane hazırlanan giysilerin prestiji ve başarısı üzerine kurulmuştur. Bugünkü kayda değer moda evleri Valentino, Versace, Chanel, Dior, Lacroix, Givenchy, Balmain, Lanvin ve Yves Saint Laurent’dir. Talep ettiği çok yüksek fiyatlardan dolayı zamanla Mary Quant gibi butik moda tasarımcıları ve Ralph Lauren gibi Amerikan tasarımcıları karşısında önemini yitirdi.

Haute couture bugün artık çoğu yaşam tarzı için uygun değil, eskisi kadar karlı da değil. Çünkü fiyatlar inanılmaz yüksek ve müşterilerin çoğu zengin yaşlı Amerikalılardan oluşan yaklaşık 2000 kadından ibaret. 1991’de Yves Saint Laurent’in CEO’su Pierre Berge bu modanın 10 yıl içinde öleceğini söyledi. Haute coutuer koleksiyonları, Paris’te aynı sezonun pret a porter (hazır giyim) gösteriminden sonra gösterilir. Biletler sadece davetiye usulü verilir. Kıyafetler daha az müşteri için yapıldığından zaman kısıtlamasına ya da teslimat süresine sahip olmaz. Gizliliği saklamak için kıyafetler firma içinde atölyede dikilir.

PRET A PORTER  -  HAZIR GİYİM

Pret a porter modası, toptan satış yapılan büyük mağazalar ve butik piyasasına yönelik üretilen farklı fiyat seviyelerinden çok çeşitli elbiseleri içerir ve moda fuarları için model organizasyon haline gelmiştir. Pierre Cardin, 1959 da bir pret a porter koleksiyonu sergileyen ilk modacıdır. Yves Saint Laurent de ilk pret a porter mağazasını açmış ve böylece bağımsız butiklerin doğuşu gerçekleşmiştir. Alışverişte açık bir devrim başlamıştır. Thierry Mugler,Claude Montana,Azzedine Alaia,Sonia Ryckiel ve Martine Sitbon Marite ve François Girbaud, jeanlerde  ve günlük giyimde kimyasal yıkama ve lazer kesim gibi yeni teknolojilerin öncülüğünü yaratmışlardır. Jean Paul Gaultier 20 yıl boyunca yenilikçi ve genç tasarımlar konusunda bir ikon olmuştur ve moda alanında da bir ikon olduğunu göstermiştir. Bugün birçok tasarımcı moda evleri için çalışmakla birlikte kendi hazır giyim markalarına da sahiptirler.  

LONDRA



Londra’daki giyim tasarımı endüstrisinin merkezi Oxford Street’in kuzeyindeki Great Portland ve Great Titchfield sokaklarıdır. İngilizlerin pamuklu yünlü ve taranmış yünden üretilen ürünlerinin ününün İngiliz tasarımcılarının yaratıcılığına etkisi yadsınamaz. Fransa ve İtalya’nın aksine zanaatkarların bir örgütleri yoktur ve buna da ihtiyaç duyulmamıştır. 


 İNGİLİZ STİLİ

Geleneksel kanatta Jaeger, Aquascutum ve Burberry gibi İngiliz stili triko, trençkot ve dış giyimde kayda değer bir ihracat pazarı bulunmaktadır. Liberty print tarzı giysiler dünya çapında bilinmektedir.

Britanya aynı zamanda anarşist modasıyla da ünlüdür. 1960 ların Mary Quant ve Biba’sından bugünün Vivienne Westwood ve Alexander McQcqueen’e kadar İngiliz tasarımcılar gençlik pazarını ve modanın yönelimlerini değiştirmekle özellikle başarılıdırlar. Tüm dünya fikirler için Londra’ya bakmaktadır. Anarşist genç tasarımcılar Londra’yı capcanlı bir moda başkenti yaptılar.
Whistles, Jigsaw, Oasis ve Warehouse gibi elit kesim zincir mağazaları mükemmel kalite ve tasarımı makul fiyatlara sunmayı başarmışlardır. Elit kesim pazarı, geçen yüzyıl boyunca bir zamanlar Birleşik Krallık’ da ki giyim pazarının dörtte birine sahip olan  büyük perakendeci Marks and Spencer’dır.Bugün Top Shop un sahibi olan Arcadia, Burtns Menswear, Dorothy Perkins ve Miss Selfridge gibi büyük gruplar ise bu hakimiyeti zorlamaktadır.
British Fashion  Council-BFC Birleşik Krallığın en iyi tasarım okullarıyla sektör ve üniversiteler arasında işbirliğini sağlayan   Üniversiteler Formuyla bağlantı halindedir.  

    

  
                                                                       NEW YORK




Giyim endüstrisi New York eyaletinin en önemli sektörüdür ve 200 milyar doların üstünde bir satışla ABD'nin dördüncü en büyük endüstrisidir. Yurtiçi pi­yasasının büyüklüğü ve dağıtım ağı sayesinde her fiyat aralığında baş döndü­rücü sayıda ürün sunabilir. Bununla birlikte Batı Avrupa'da olduğu gibi yurt­dışındaki tedarikçilere verilen işler yüzünden sektör burada da düşüştedir.

ABD'nin Avrupa'dan fiili olarak izole edildiği II. Dünya Savaşı'na kadar moda endüstrisi Fransız modasının etkisi altındaydı. Amerikalı yöneticiler, dergi çalışanları ve stilistler zengin, zarif kadınlarla birlikte Atlantiği geçerek haute couture şovlarına katılıyorlardı. Elbiselerin nakliye maliyetlerinden do­layı Amerikalı moda meraklıları şovlara belli bir ücret karşılığında katılıyorlar­dı ve bazı modelleri Amerika'da üretmek için haklarını satın alıyorlardı. Bu durum, ABD modasının orijinallikten yoksun olduğu algısının ortaya çıkması­na sebep oldu.

AMERİKAN STİLİ   


1930'lardan 1950'lere kadar Paris modasının yarattığı modeller kullanılarak türetilen New York modasına ilgi yoğundu. Bu ilgi, Amerika'da posta kana­lıyla sipariş, kağıt kalıp ve dergi pazarının doğmasına öncülük etti.

II. Dünya Savaşı boyunca New York'un Paris'le iletişiminin azalması bu­radaki moda endüstrisi için yeni koşullar doğurdu artık onlar da kendi ya­ratıcılıklarına güvenmek durumundaydılar. ABD'nin büyüyen pamuk endüstrisi, çalışan kesime ve spor giyime yapılan vurgu, ABD'nin giyim endüstrisine yaptığı en büyük katkıdır; bu yönüyle rahat bir giyim tarzının ortaya çıkma­sının koşulları da oluşmuş oldu.

Savaşın bitmesinin ardından uluslararası ilişkiler yenilendiğinde Amerikalı kadınlar Dior'un "New Look" koleksiyonunu, onun uzun eteklerini ve korseli bluzlarını giymek zorunda kalma konusunda isteksiz davrandılar. De­ğişim için hazırdılar ve Claire McCardell ve Bonnie Cashin gibi Amerikan ta­sarımcılar, yeni çağa, gerçekten Amerika'da büyüyen kolay giyilen bir tasarım cevabı verdiler.

Amerikan spor gi­yimi ve kotları, hala dünya çapında ilgi görmeye devam ediyor ve Gap, Esprit, Tommy Hilfiger gibi mağazalar 1990'larda Avrupa'nın günlük giyim ve sokak modası alanında cadde mağazaları kartelini kırmayı başardılar. Nike ve Timberland gibi markalar şehir sokakları için önemli birer ayakkabı markası oldular.

New York'taki moda endüstrisinin merkezi hâlâ dar bir alandadır. Üre­ticiler Broadway ve Seventh Avenue'den Ninth Avenue'ya kadar 27. ve 42. sokaklardaki ofisleri tutmuşlardır. Hatta Seventh Avenue, 'Fashion Avenue' (Moda Bulvarı) olarak da anılmaktadır. En prestijli kişilerin ve firmaların bir­çoğu tek bir binada bulunabilirler. ABD, giyim üreti­minin çoğunu Meksika, Güney Amerika, Karayîpler, Kore, Tayvan, Endo­nezya, Hindistan ve Çin'deki firmalara yaptırmaktadır.

MİLANO 



İtalya, II. Dünya Savaşı ve savaş sonrası etkilerle harap olmuştu ve ülke, ABD'nin yardımlarına rağmen
toparlanmak için daha fazla süre harcadı. Bununla birlikte o zamandan bu yana, mükemmel sanatçılık sayesinde moda endüstrisinde muazzam güce sahip bir düzeye ulaştı. Moda, gıda ürünlerinden sonra İtalya'nın en büyük ikinci endüstrisidir ve ülke, dünyadaki en büyük tekstil ve giyim ihracatçısıdır. İtalya, ayakkabı, deri ve triko alanlarına egemen ve erkek hazır giyim (moda pronta) takım elbiselerinde özellikle söz sahibidir. İtalyan kumaş endüstrisi, tüm dünyadaki tasarımcıların taleplerine karşılık veren heyecan verici ve yenilikçi bir sektördür. Triko, Floransa, Prato ve Bologna civarlarında üretilmektedir.
Milano aynı zamanda moda dergisi yayıncılığının kalbinin attığı yerlerden biridir ve birçok model ajansının genel merkezi bu­radadır. İtalyanlar, kazançlarının büyük bir kısmını giyime harcamaya meyilli­dirler. İtalya, diğer birçok ülkeye göre daha az orta sınıf ürün yelpazesine sahiptir.

  İTALYAN STİLİ


İtalyan modası, Fransız modasına göre renk ve doku açısından daha usta ol­masıyla; daha yumuşak ve daha özenli iplikler kullanmasıyla bilinir. Tasarımcı Giorgîo Armani, hem erkek hem kadın için, rahatlığın ön planda olduğu, özgüvenli, elit bir görünüm veren takımların gelişmelerini sağlamıştır.
Tanınmış İtalyan lüks tasarım firmaları arasında şunları sayabiliriz: Armani, Versace, Byblos, Gianfranco Ferre, Fendi, Dolce&Gabbana ve Missoni, Pucci, Gucci, Prada ve Salvatore Ferragamo tarihi bir geleneğe bağlı ve yüksek kalitesiyle bilinen markalar son zamanlarda gençleşmişlerdir ve şimdilerde yenilikçi aksesuarlarıyla modada dünyaya öncülük etmektedirler.













TOKYO

1980'lerde japon moda tasarımcıları birdenbire uluslararası defilelerde boy gösterdiler. Etkileri devrim niteliğindeydi. Genelde görünenden tamamen farklı bir estetik anlayışını benimsediler. Bu, talepkâr, taviz vermeyen ve avangard bir tarzdı: vücudu daha az rahatsız eden bol, uzun ve abidevi şe­killer, koyu renkler, işlenmemiş kenarlar, bazen tamamen siyah koleksiyon­lar, bıçkın punk stilini hatırlatan yırtıklar, delikler ve sıra dışı fakat aşırı tek­nik, yenilikçi kumaşlar…  japon modasında yerini aldılar.





Hiç yorum yok: