12 Temmuz 2013 Cuma

Buralardan bir Baykuş geçti….












.


Baykuşlar ne kadar ilginç ve gizemli varlıklar; öyle değil mi?

Sanki bir hayvan olmaktan çok daha fazlası gibi geliyor bana. Sanırım gece kuşu olması, devamlı olarak bilgelikle eş tutulması yüzünden bu şekilde hissediyor olabilirim ama böyle düşünen yalnızca ben değilim; bunu biliyorum en basitinden Mimar Sinan Üniversitesi’nin logosu da uykusuz ve bilge baykuş tıpkı dünyadaki pek çok kuruluşta olduğu gibi. 

Özellikle kış mevsiminin ve karın gizemi ile beraber, gece karanlık ormanlar üzerinde ışıl ışıl yanan yıldızların, ayın ve bulutsuların çağrıştırdığı büyülü bir canlı misali, kanatlarını gökyüzünün serin havasına alabildiğine açarak yalnız başına süzülen bu olağanüstü varlık bana çok da asil geliyor.































Peki, bu her bir tüyü harikulade olan varlıktan esin alarak üretilmiş tasarımlar nasıl oluşmuş dersek?








Bu üç güzel
tasarım
tamamen
baykuşun
rengi ve deseni
baz alınarak
üretilmiş.
Form olarak
baykuşa dair
herhangi bir
gönderme kullanılmamış.

Yani baykuşun
renk öğesi
tasarımın çıkış
noktası olmuş.
Bunu
en belirgin
birinci kahve
baykuşta
görüyoruz.

















Baykuşun ilginç formunu ele alarak tasarım üreten bir konsept olarak ise Mugler’in 2012 sonbahar/kış sezonunu görebiliriz:



 
Burada ise hem form hem de doku benzerliğini görüyoruz.
Baykuşa dönüşmeye 3 dk kala : )
 




























Bu kombinasyonlarda ise diğerlerine kıyasla daha yalın denemeler görüyoruz:


Dikkat edilirse neredeyse tüm ürünler beyaz-gri ya da beyaza yakın renkte tasarlanmış; bence bu da insanların zihninde baykuşla kışın birlikteliğini düşündüklerini simgeliyor.  Ben de sıcaklardan bunaldığım için midir nedir serin kış günlerini bana anımsatacak bir şeylerin arayışına girdim böyle galiba.  : O
Bu arada son birkaç yıldır her yerlerde gördüğümüz, hatta görmekten sıkıldığımız baykuş kolyeleri, yüzükleri, broşlarına değinmek istemiyorum artık tam bir tüketim elemanına dönüştü çünkü.
















Bir de gerçekten de şaşırtıcı varlıklar olduklarını kabul etmek lazım; bir keresinde yolunu şaşırmış kocaman kar beyaz bir baykuş evimize girmişti üstelik öyle dağ başında falan da oturmuyoruz, basbayağı İstanbul’un göbeğindeki bir daire bu bahsettiğim. En son yine  kendi kendine çıkıp gitmişti güzel ziyaretçimiz. Bu yazıyı da ona yolluyorum öyleyse.... 























.


Takip için:

 
 












Hiç yorum yok: