McQueen'in bu çalışmalarını görmüşsünüzdür. Pek az zaman önce her yerde bu tasarımlar hakkında yazıldı çizildi. Ancak bu ürünler sadece ona ait değil, dünyanın en çok kazanan tasarımcısı olduğu iddia edilen bir visual artist ile; Damien Hirst ile beraber bu defa. Her ne kadar ortak bir ürün olsa da bakar bakmaz sadece A. McQueen'in stilini anımsatıyor yani bu çalışmaların onun çizgisinde olduğunu anlıyoruz. Bunu simetrik formlardan renklerden ve tabi ki kuru kafa motiflerinden çıkarıyoruz. Belki de Damien Hirst'ün bu kadar baskın bir stili olmadığı için onu bu eşarpların içinde pek hissedemiyoruz.
Her şeye rağmen baktığımızda üç boyutlu gibi görünen canlı imgeler (kuru kafalar), küçük formların birleşip büyüyerek, kendini tekrar ederek yayılması ve aslında tüm tasarımın ufacık bir bileşenin (kelebek) çeşitli türevleriyle biçimlenmesi; az malzeme ile devasa becerinin ve tasarım gücünün yansımasını gösteriyor.
Simetrinin dışında burada en çok ilgimizi çeken şeylerden birisi de renk kullanımları ile çürümüşlük hissi veren böcekler ve bu hüzünlü, ıslak, ölü gibi görünen, insana saplantılı romanları ya da bir arayışı anımsatan kelebekler elbette. Bu çok ilginç, çünkü pek çok tasarımcı kendi ürünlerinde neşeli, coşkulu, edebi nesneleri kullanmayı tercih eder; burada ise yine pek çoğumuzun sevdiği bir varlık olan kelebek çok daha farklı, zıt bir gözle ele alınmış. Kelebeğin karanlık, soğuk, hüzünlü, kısa ömürlü yüzü işlenmiş gibi...
Bazı ürünlerde ise kelebek etkisi tamamen geri planda kalıyor. Onun önünde bu defa üçüncü boyutta görünen tek bir motif yer alıyor ki bu yine kelebeklerden meydana gelen dev bir kuru kafa. Basbayağı illüzyon gibi olan bu çalışmanın işte tam bu kısmında Damien Hirst'ün etkisini hissetmeye başlıyoruz ama kendisi daha çok ortak gibi değil de McQueen'in elemanı gibi arka planda kalmış yine de.
Bu arada bu tasarımların bu derece simetrik ve merkezi olması bana biraz kubbe içlerini de anımsattı, sanki küre içerisini ya da küre dışını kaplamak için üretilmiş gibiler. Örneğin bu aşağıdaki görsel bir ahşap kubbeye ait ve kubbe tıpkı McQueen tasarımları gibi simetrik ve ritmik özellikleri sağlıyor. Aslında bizim tüm eski eserlerimiz ufak bir bileşenden yola çıkarak ve onun türevlerinden beslenerek merkezi ve simetrik olarak sistemli bir şekilde ilerliyor. Burada tasarımın ritm ve simetri ilkeleri kullanılmış olunuyor ve bu geçmişten günümüze değişmeyen bir durum.
Fas'ta ahşap bir kubbe içi / inside of a dome in Morocco
Yine de kullandığı tüm tasarım ilkelerine rağmen McQueen bu çalışmalarında biraz ürpertici biraz da karanlık ve kasvetli. Basbayağı yok oluşu anlatıyor bir yerde.... Onun ben de uyandırdığı hisleri anlatmak için şöyle bir deneme yaptım belki daha iyi anlaşılır demek istediklerim....
(this is my short video that tries to show the feelings of mine about the designs)
Takip için:
Bir de Bloglovin'deyiz:Jadis Jade 2013